İdare hukuku, kamu yönetimini düzenler; idarenin yetkileri, görevleri, denetimi ve birey haklarını kapsar.
Bilişim Hukuku
Bilişim Hukuku, teknolojik gelişmeler çerçevesinde insanoğlunun teknik, ekonomik ve toplumsal alanlarda kullandığı bilginin, elektronik ve benzeri makineler aracılığıyla toplanması, işlenmesi, saklanması ve korunması ile bunlardan doğan ihtilafların çözümü ile ilgilenen hukuk dalıdır. Bilişim Hukukunun Tarihi Gelişimi İletişim ve bilişim alanındaki teknolojilerin her geçen gün artması ile birlikte artık bilgi toplumunda gelişen ve değişen dünyada “bilişim” kavramının ortaya çıktığı günden bu yana kendi ekonomik, sosyal ve kültürel dinamiklerini yaratmış, buna bağlı olarak da bilişim hukuku doğmuştur. Bilişim yolları kullanılarak; terör örgütlerinin faaliyetlerini sanal dünyaya taşımaları, fikri mülkiyet haklarına yapılan tecavüzlerin ciddi boyutlara ulaşması, interaktif altyapının hırsızlık amacı ile de kullanılır hale gelmesi ve çocuk pornografisinin yaygınlaşması ve hackerlerin yaygınlaşması gibi nedenler yeni bir hukuk dalının ortaya çıkmasına neden olmuştur.
İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku
İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku; 4857 Sayılı İş Kanunu, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu vd. kanun ile ilgili mevzuatın düzenlediği, gerek işveren gerekse çalışan açısından yeri ve uygulama alanı itibariyle çok geniş yer tutan ayrıca yargı içtihatları ile de sürekli değişen, gelişen ve dolayısıyla yaşayan bir hukuk alanıdır. İş ilişkisi başlarken, devam ederken ve sona erdirilirken gerekli olan her türlü bilgi ve belgenin temini ve bu kapsamda iş ilişkisinin niteliğine uygun iş sözleşmeleri, iş sözleşmelerinin eki niteliğindeki işyeri yönetmelikleri, bordo- ücret pusulaları, ihtar yazıları, tutanaklar, muvafakatnameler, savunma talepleri ve savunma dilekçeleri, iş akdi sona erdirilirken düzenlenecek ilgili belgeler ile fesih ihtarnameleri, ihtarname cevapları, ibranamelerin hazırlanması, arabuluculuk sürecinin takibi, davaların açılması ve/veya açılan davalarda ve duruşmalarda temsil, hazırlanacak dava ve cevap dilekçeleri dolayısıyla tüm bu süreçlerin titizlikle takibi büyük önem arz etmektedir. Yine Sosyal Güvenlik Hukuku yönüyle değerlendirildiğinde de bu alan, sigortasız çalıştırılma, SGK ya eksik ücret bildirimi, iş akdinin feshinde yanlış ve gerçek dışı koddan bildirim yapılması ve bunun sonucu olarak işsizlik ödeneği konusundaki gecikmeler ve hak kayıpları vd. konular itibariyle teknik ve ayrıntılı uygulamalar içeren yapısı ile sürekli danışmanlık alınmasını adeta zorunlu hale getirmektedir. İşçi ve işveren ilişkilerini, bu kapsamda, işverenler ve işçilerin hak ve yükümlülüklerini, alt işverenlik (taşeronluk) düzenlemelerini, iş sözleşmelerinin sürelerine ve konularına göre çeşitlerini ve modellerini (belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmeleri, tam ve kısmi süreli iş sözleşmeleri, esnek çalışma modelleri kapsamında geçici iş ilişkisi, çağrı üzerine çalışma, uzaktan çalışma, evden çalışma), ücret, parayla ölçülebilen yol, yemek, yakacak yardımı, prim, ikramiye uygulamaları ve diğer sosyal haklar, bordrolar, bordroların düzenlenmesi ve imzalanmasına ilişkin hususlar, günlük ve haftalık çalışma saatleri, ara dinlenme saat ve uygulamaları, fazla ve fazla sürelerle çalışma saat ve ücretleri, fazla çalışma ücretlerinin ve diğer hakların bordolara yansıtılmasındaki özellikler, ücret alacakları, yıllık izin ve diğer izin hakları, telafi çalışmaları, denkleştirme uygulaması, hafta tatilleri, Ulusal Bayram ve Genel Tatil günleri, iş ilişkilerindeki esaslı değişiklik halleri, muvafakatnameler iş akdinin feshine ilişkin kurallar, haklı ve haksız fesih halleri, devamsızlık tutanakları, ihtarnameler , ihbar önelleri, geçerli nedene dayalı ve geçersiz fesihler, ihbar ve kıdem tazminatları, işe iade davaları, boşta geçen süre ücreti, iş güvencesi- işe iade tazminatı, işe iade kararı üzerine işverene başvuru usul ve süreleri, işverenin işe davetinin usul ve süreleri , ibranamelerin geçerlilik koşulları, toplu iş sözleşmeleri, toplu işten çıkarmalar, sendikalar, yetki tespitleri, yetki tespitine itiraz davaları, iş kolları tespiti iş kolu tespitine itiraz davaları vd. itibariyle gerek işveren gerek çalışan açısından doğru bilgiye ve belgeye doğru zamanda ulaşmanın ve her duruma özgü ve özel iş ve işlemlerin titizlikle takibi gerektiğinden hassasiyetle ve hukuki danışmanlık alınarak ilerlenmesi özellikle tavsiye edilmektedir. 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun ve ilgili mevzuatla ilgili güncel gelişmeler ve yüzyılın pandemisi Korona Virüs, Covid -19 ile bir kez daha gündeme gelen iş sağlığı ve güvenliğine dair husus ve düzenlemeler, meslek hastalıkları, iş kazaları, SKG nın rücu alacakları vb. yönleriyle başlı başına ayrı bir takip ve danışmanlık alanını oluşturmaktadır. Tüm bu yönleriyle bir bütün olan İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku alanında gerek işçi gerek işveren açısından atılacak yanlış bir adım çok çeşitli ve telafisi çok zor hak kayıplarına sebep olabilmektedir. Dolayısıyla muhtemel hak kayıplarının en aza indirilmesi için danışmanlık alınması ve birebir takip ve temsil anlamında, arabuluculuk, yerel mahkemeler, Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf ve Yargıtay da temyiz, karar düzeltme, yargılamanın yenilenmesi vb. süreçlerde hukuki yardım alınması çok önemli olmaktadır.
KVKK Hukuku
Kişisel Verilerin Korunması Avrupada 30 yıldır uygulanmaktadır. Ülkemizde ise 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu7 Nisan 2016’da yürürlüğe girmiştir. Kişisel Verilerin Korunması Kanunun amacı, Kişisel verilerin işlenmesinde başta özel hayatın gizliliği olmak üzere kişilerin temel hak ve özgürlüklerini korumak ve kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişilerin yükümlülükleri ile uyacakları usul ve esasları düzenlemektir. Kısaca Kişisel Veri; Kimliği Belirli veya belirlenebilir olmak şartı ile bir kişiye ilişkin bütün verileri ifade etmektedir. İstisnaları bulunmakla birlikte genel olarak Kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişiler, veri işlemeye başlamadan önce Veri Sorumluları Siciline kayıt olmak zorundadır Hukuk büromuz Kişisel Verilerin Korunması alanında uzman bir kadroya sahip olup, Uzman Kadromuz ile Kişisel Verilerin Korunması kapsamında büromuzca verilen hizmetler şunlardır; KVKK KAPSAMINDAKİ HİZMETLERİMİZ -Kanun’a ve uygulamaya ilişkin Müvekkillerimize farkındalık eğitimi verilmesi -Mevcut kişisel veri işleme süreçlerinin amaç, birim ve teknoloji bazlı haritalandırılması suretiyle oluşturulacak olan Kişisel Veri İşleme Envanteri’nin («Envanter») doldurulması hakkında eğitim verilmesi – Kanun’un en önemli gereksinimlerinden biri olan Veri Sicil Kayıt Sistemi’ne (VERBİS’e) baz oluşturacak Envanterin Müvekkillerimizin verdiği beyanlar doğrultusunda hazırlanması, -Müvekkillerimizin mevcut politikalarını göz önünde bulundurarak, kişisel veri içeren uygulamaların KVKK mevzuatı gereksinimlerini karşılaması için alınması gereken aksiyonların tespiti -KVKK mevzuatı çerçevesinde Müvekkillerimizin faaliyetleri esnasında karşılaştığı belirsizlik ve sorunların çözümü ve alınması gereken hukuki tedbirler konusunda destek ve hukuki öneri sağlanması -Müvekkillerimizin taraf olduğu belgelerin, sözleşmelerin KVKK ve ilgili diğer uygulanacak mevzuat çerçevesinde gözden geçirilmesi, gerekli görülen ek revizyonların ve düzeltmelerin yapılarak mevzuat değişiklikleri çerçevesinde öneriler geliştirilmesi – KVKK çerçevesinde hazırlanması gereken belgelerden mevcut olmayanların mevzuat ve sektörde kabul görmüş örnekler çerçevesinde hazırlanması (Örn. kişisel veri işleme ve gizlilik politikası, kişisel veri saklama ve imha politikası vb.). -Örnek Kurul Kararlarının Takibi, Kurul Kararları hakkında müvekkillerimizin bilgilendirilmesi dir.
Ceza Hukuku
Toplumsal yaşam içerisinde bazı suçların mağduru veya zarar göreni olabilirsiniz. Bir şekilde dahil olduğunuz adli olaylar nedeniyle Cumhuriyet Savcılıklarınca hakkınızda soruşturma başlatılabilir, hakkımızda ceza davası açılabilir, bu süreçlerde hakkınızda tutuklama veya adli kontrol tedbirleri uygulanabilir. Ceza hukukunun uygulama alanında yer alan bu olaylarda hak ve taleplerinizin zamanında ve eksiksiz olarak usulünce ileri sürülüp savunulması her soruşturma ve dava açısından hayati önem arz etmekte, keza bazı soruşturma ve davaların mahiyeti kişilerin kendi haklarını kendilerinin savunmasını oldukça güçleştirmektedir. Bu nedenle, pek çok soruşturma ve davada Avukatlık hizmeti almak sonuca mutlak etkili bir tercih olarak ortaya çıkmaktadır. Bu kapsamda Hukuk Büromuz, Şahsınıza karşı işlenen veya bilgi sahibi olduğunuz suçlara ilişkin şikâyet ve ihbar dilekçelerinin hazırlanması, Cumhuriyet Savcılıklarında, Ağır Ceza, Asliye Ceza, Sulh Ceza Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemeleri ve Yargıtay Ceza Dairelerinde mağdur, suçtan zarar gören, şikayetçi, şüpheli ve sanık sıfatıyla müvekkillerin haklarının savunulması, Soruşturma ve dava işlemlerinin takibi, yasal taleplerin ve mevcut delillerin tespit edilerek Savcılık ve Mahkemelere sunulması, Savcılık ve Mahkemelerce verilen kararların itiraz, istinaf ve temyiz dilekçelerinin hazırlanması, gerektiğinde Yüksek Mahkeme kararlarına karşı olağanüstü kanun yollarına ve Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulması, Mahkûmiyet hükümlerinin infazı sırasında ileri sürülmesi gereken taleplerin sunulması, bu konuda verilecek idari ve yargısal kararlara itiraz edilmesi, Adli sicil ve arşiv kayıtlarının silinmesine, memnu (yasaklanmış) hakların iadesine ilişkin idari ve adli işlemlerin takibi hususlarında Avukatlık hizmeti vermektedir.
Rekabet Hukuku
Rekabet Hukuku; iktisadi etkinliği sağlamak, mal ve hizmet piyasalarındaki serbest rekabet düzenini oluşturmak ve korumak amacıyla rekabet ihlallerine engel olmak, rekabet ihlallerini ortadan kaldırmak için düzenleyici, denetleyici ve yasaklayıcı normları içeren hukuk dalıdır Ticari faaliyet gösteren şirketler “rekabet hukuku” olarak anılan işbu kurallara uymakla mükellef olup, bu kurallara uyulmaması halinde ağır yaptırımlar ile karşılaşılmaktadır. Bu kapsamda müvekkillerimize danışmanlık hizmeti verilerek önleyici hukuk tedbirleri kapsamında hizmet verilmektedir. Bu kapsamda ki hizmetlerimize rekabeti sınırlayıcı anlaşmalar, hâkim pozisyonun kötüye kullanılması ilgili hak iddiaları ve savunmalar ve bunlara dair ön-araştırmalar ve soruşturmalar ile birleşme ve devralma bildirimleri, menfi tespit/muafiyet başvuruları gibi örnekler verilebilir. Hukuk büromuz hem danışmanlık hem de dava aşamasında müvekkillerine rekabet hukuku kapsamında da destek vermektedir.
Ticaret Hukuku ve Uluslararası Ticaret Hukuku
Ticaret Hukuku, toplumların gelişimi bakımından çok büyük önem taşıyan ve oldukça karmaşık süreçler içeren ticari faaliyetler karşısında, kişiler arasındaki borç ilişkilerini düzenleyen borçlar hukuku kurallarının yetersiz kalmasından doğmuştur. “Ticari karaktere sahip tüm olaylarda yer alan ve ticari niteliğe sahip hükümler doğrultusunda oluşan kurallar bütünü” şeklinde tanımlanabilen Ticaret Hukuku, çok geniş kapsamlı bir özel hukuk disiplinidir. Hem Türk Ticaret Kanunu (TTK md. 1), hem de Türk Borçlar Kanunu(TBK m. 646), Türk Medeni Kanunu’nun ayrılmaz birer parçasıdır. Bu ve buna benzer pek çok yasal gereklilik sebebiyle Ticaret Hukuku’na hakimiyet, aynı zamanda Medeni Hukuk ve Borçlar Hukuku alanlarına da vukufiyet ve birikim gerektirmektedir. Ticaret Hukuku; Ticari İşletme Hukuku, Şirketler Hukuku ve Kıymetli Evrak Hukuku alt başlıklarını kapsamaktadır. Ticari İşletme Hukuku, tacir, ticari işletme, ticari iş ve ticari hüküm, ticaret unvanı, işletme adı, haksız rekabet, ticari defterler, ticaret sicili, cari hesap sözleşmesi ve tacir yardımcıları olgularını düzenlemektedir. Esasen Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olan Adi Şirket ile ticaret şirketleri olan kollektif, komandit, anonim ve limited şirketler, Şirketler Hukuku başlığı altında Ticaret Hukuku alanına dahildir. Kıymetli Evrak Hukuku başlığı altında ise, kambiyo senetleri, poliçe, bono (emre yazılı senet), çek ve emtia senetleri yer almıştır. Ticari İşletme Hukuku alanı bakımından uygulamada sıklıkla karşılaşılan ihtilaflar, tacir olmanın sonuçları kapsamında iflas, basiretli tacir ilkesi sebebiyle sözleşme hükümlerini ile bağlı kalma bakımından sınırlı yorum, haksız rekabet yoluyla maddi ve manevi zarar ve ticari defterlerin delil niteliği gibi konulardan oluşmaktadır. Özellikle basiretli tacir ilkesi karşısında sözleşmelerin hazırlanıp imzalanması süreçlerinde ileride ciddi sorunlara sebep olabilecek hükümlerin belirlenip ayıklanması ve karşılaşılan ticari olgunun hukuki mahiyetinin belirlenip en uygun reaksiyonun tasarlanması, bilgi birikimi, tecrübesi ve analiz yeteneği güçlü bir hukuki destek gerektirmektedir. Tacir sıfatını taşımaları sebebiyle büyük ölçüde Ticari İşletme Hukuku hükümlerine de tabi olan kollektif, komandit, anonim ve limited şirketler bakımından, özellikle genel kurul/ortaklar kurulunun ve yönetim kurulu/müdürlerin rutin iş ve işlemlerinin doğru yapılması, azınlık pay sahiplerinin haklarının korunması için süreç içinde doğru aksiyonun alınmış olması, kararların tescil ve ilanının doğru ve zamanında ifa edilmesi büyük önem taşımaktadır. Şirketlerin, çoğu zaman ticari hayatının değişen koşullara uyum sağlayabilmek amacıyla gündeme aldıkları birleşme, bölünme, tür değiştirme gibi süreçlerin doğru yönetilmesi, söze konu yapılandırmaların süjesi olan şirketlerin ve ortaklarının hak ve menfaatlerinin korunması için, bir tercihten çok zorunluluktur. Ancak maalesef uygulamada çoğu zaman, şirketlerin süreç içerisinde hatalı hukuki tercih ve işlemler tesis edip ciddi zararlarla karşılaşma tecrübesi yaşadıktan sonra çözüm arayışına girdikleri gözlemlenmektedir. Ticari hayatın sürekliliğini, hızlı ve güvenli ödeme yöntemlerle temin etmeye büyük katkı sağlayan Kıymetli Evrak Hukuku, kamu itimadına mazhar ve tedavül kabiliyeti olan kıymetli evrakları ticari hayata kazandırmıştır. Ancak hukukun sağladığı bu olanak sıklıkla karşılıksız çek keşidesi, boş senedin iradeye aykırı doldurulması, sahih senede gerçeğe aykırı unsurlar eklenmesi, senet üzerindeki unsurlarda oynama yapılması, vadesinde keşidecinin temsil yetkisinin olmamasının sağlanması gibi pek çok kötüye kullanılmaktadır. Bu tür ihtilaflarda, asıl borcun niteliği ve hususiyetlerinin doğru belirlenmesinin yanında, Kıymetli Evrak Hukuku hükümlerinin gerektirdiği doğru ve vakitli aksiyonların alınması icap etmektedir. Ayrıca ihtilafa konu kıymetli evrakın çek olması, özel kanun niteliğinde olan Çek Kanunu hüküm ve uygulamaları bakımından da birikim gerektirmektedir. Ayrıca her ne kadar Türk Ticaret Kanunu’nda ve Türk Borçlar Kanunu’nda her bir hukuki olgu ve kurum ayrı ayrı ve ayrıntılı olarak düzenlenmiş ise de; uygulamada yukarıda sayılan başlıklar altında anılan kurum ve olguların pek çoğu bir arada ve farklı formlarda yer almakta olduğundan, bu konularda yapılacak hukuki tahlil ve tespitlerinde doğru sonuca ulaşması, ancak tüm kavram ve müesseselere tam bir hakimiyetle mümkün olabilmektedir. Diğer taraftan, örneğin “bir anonim şirket yöneticilerinin şirkette gerçekleşen bir iş kazasının cezai müeyyidesinden muafiyetinin ancak usulüne uygun bir iç yönergenin tanzim, tescil ve ilanı ile mümkün olduğu” olgusunda görüldüğü üzere, gerçek anlamda doğru hukuki eylem için, çoğu zaman sadece Ticaret Hukuku ve Borçlar Hukuku konularına hakimiyet de yeterli olmayabilmektedir. Bu gerekçeler karşısında ticaret hukuku başlığı altında kalan her türlü tereddüt ve ihtilafta, mutlaka alanında uzman, konu hakkında yeterli birikime ulaşmış, gerektiğinde diğer hukuk alanı uzmanlarından destek alma olanağını haiz bir hukukçudan destek alınması, ileride ortaya çıkabilecek çok büyük meblağlarda kaybın önüne geçecek, hak ve alacakların en kısa zamanda en az maliyetle edinilmesini temin edecek ve her türlü hukuki belirsizliği en kısa sürede azami oranda ortadan kaldıracaktır.
Borçlar Hukuku
Borçlar Hukuku, kişiler arasındaki borç ilişkilerinin incelendiği özel hukuk disiplinidir. Kaynağını borçlar hukukunun dışında bulan bütün bu borç ilişkilerine ve özellikle sözleşmelere, bunları düzenleyen kanunlarda özel bir hüküm bulunmadıkça, borçlar hukukundaki hükümler doğrudan doğruya veya kıyas yoluyla uygulanır. Bu bakımdan, Türk Borçlar Kanunu, değişik borç ilişkileri yönünden genel bir model, çerçeve bir kanun niteliğini taşır. Borçlar hukukunun genel hükümleri, borç ilişkisinin unsurlarını, kaynaklarını, ifa sürecini ve sona ermesini düzenlemek suretiyle, hakkında özel hüküm bulunmayan borç ilişkilerine doğrudan tatbiki mümkün hükümler sunmaktadır. Bu kapsamda anılan hükümlerde “borcun kaynağı” olarak, “sözleşme”, “haksız fiil” ve “sebepsiz zenginleşme” olguları ortaya konmuştur. Doğmuş olan bir borç ilişkisindeki ifa ve ifa etmeme ve ayıplı ifa halleri, borç ilişkisinin sona ermesi, “bağlanma parası”, “cayma parası” ve “cezai şart” gibi kavramlar ile borç ilişkilerinde taraf değişiklikleri de ayrıntılı olarak düzenleme altına alınmıştır. Özel nitelikleri sebebiyle genel hükümlerin tatbikinin yeterli veya uygun görülmediği satış, bağış, ödünç, kira, hizmet, eser, vekalet, simsarlık, vekaletsiz iş görme, saklama ve kefalet sözleşmesi gibi pek çok borç ilişkisi, Borçlar Kanunu’nda “Özel Hükümler” başlığı altında düzenlenmiştir. Borç ilişkisinin hukuka uygun olarak doğup doğmadığının tespiti, hukuka uygun sözleşme hazırlaması, sözleşmeye konu borç ilişkisinin niteliğinin belirlenip doğru sürecin planlanması, ifa sürecinin ilişkinin niteliğine göre hukuka uygun tasarlanması, ifa etmeme veya kötü ifa hallerinde alacaklının haklarına ulaşması için kanunda öngörülen külfetlerin doğru tespit ve icrası, “mücbir sebep” veya “aşırı ifa güçlüğü” gibi sebeplerle karşılaşılması halinde izlenmesi gereken sürecin tespiti gibi hukuki faaliyetler ancak, borçlar hukuku genel hükümlerinin özümsenmesi ve analitik bir bakış açısıyla olguların değerlendirilmesi ile mümkün olabilir. Borçlar hukuku özel hükümleri kapsamına kalan satış, bağış, kira, kefalet gibi sözleşmelerden kaynaklanan ihtilaf ve davalarda yasanın taraflara sunduğu hakların ileri sürülme ve gerekirse dava edilip süreci yönetme faaliyetleri de başlı başına yetkinlik gerektirmektedir. Özellikle sosyal ve ticari hayatta yoğun olarak uygulama alanı bulan “pazarlamacılık”, “kefalet” “eser” ve “kat karşılığı inşaat sözleşmesi” gibi başlıklar altında öngörülmüş olan hükümlerin sağladığı yasal yolların tespit ve tatbiki, çoğu zaman ciddi bir hukuki birikim ve nitelikli bir zihni emek gerektirmektedir. Diğer pek çok hukuk alanında da geçerli olduğu üzere, borçlar hukuku bakımından bir hakkın edinimi, bir alacağın doğması veya yasanın sağladığı hakların kullanımı için hukukun gerekli gördüğü unsurların çok zaman ilişkinin başından itibaren mevcut olması büyük önem arz etmektedir. Bu sebeple “sözleşme yapma”, “haksız fiile maruz kalma”, “ayıplı ifayla karşılaşma”, “ifa güçlüğü yaşama”, “mücbir sebebe maruz kalma”, “maddi ve manevi tazminat davaları yoluyla hak arama ihtiyacı hissetme” gibi durumlarının tamamı, yetkin avukatlardan destek almayı zorunlu kılmaktadır.
Taşıma Hukuku
Türkiye, konumu nedeniyle birçok farklı ülke ile ticaret yapmakta olup, taşımacılık ve lojistik hizmetler her geçen gün gelişmektedir. Gelişmekte olan sektörler ise hukuki içtihatların henüz yerleşmemiş olması sebebi ile hukuki danışmanlığa en çok ihtiyaç duyulan alanlardandır. Her ne kadar havayolu ve deniz yolu yaygın bir biçimde kullanılsa da gerek ülke içinde gerekse komşu ülkeler ile yapılan ticari faaliyetlerde kara taşımacılığı da yadsınamayacak derecede yaygındır. Bu noktada salt dava aşaması değil sözleşme ve belgelerin hazırlanmasından milletlerarası hukuk kurallarının sözleşmelere uygun düzenlenmesine ülke sınırları dışarısında karşılaşılabilecek uyuşmazlıklarda menfaatlerin korunmasına kadar alanında uzman bir avukata duyulan gereksinim yadsınamazdır. Alanında uzman avukatlardan oluşan hukuk büromuz müvekkillerine hem danışmanlık hizmeti vermekte hem de sözleşmelerin hazırlanması aşamasından mahkemeler nezdinde temsiline kadar bir ekip üyesi olarak efektif destek sağlamaktadır.
Fikri ve Sınai Mülkiyet Hukuku
Fikri ve Sinai Mülkiyet hukuku kapsamında hem marka ve patent tescil hususunda hem de tescil edilmiş işbu haklara tecavüz halinde kullanılabilecek birden fazla mücadele yöntemi ile müvekkillerimize avukatlık desteği sağlanmaktadır. Fikri ve Sinai Mülkiyet Hukuku kapsamında kullanılan yöntemler idari ve hukuki yöntemler olarak iki ana başlıkta toplanmakta olup hukuk büromuz, uzman kadrosu ile ilgili tüm alanlarda memnuniyetle hizmet vermektedir. Buna göre Şirketinize sağlayacağımız hukuki hizmetler; İdari yöntemler kapsamında; taklit ürünler kimi zaman yurt içinde üretilip, pazarlandığı gibi; çoğu zaman da ithal ve ihraç edilmektedir. Gümrükler Genel Müdürlüğü nezdinde, taklit ürünlerle ilgili başvurularınızın yapılması ve takibi büromuzca gümrük kaçakçılığı konusunda uzman kıdemli avukatlardan da destek alınarak gerçekleştirilmektedir. Hukuki yöntemler kapsamında ise; taklit ürün incelenmek sureti ile eylemin mahiyetine göre aşağıdaki ihlallerin doğması muhtemeldir; Taklit ürün ile ilgili mücadelede, her bir olayın kendi özelliğine, göre en seri, en etkili ve en az maliyetli yöntemin bir bütün halinde değerlendirilerek kimi zaman sulhen kimi zaman ise daha etkin yöntemlerin kademeli olarak uygulanması ile hukuki mücadelenin tüm alanlarında etkin hizmet sağlanmaktadır. FSEK, Sınai Mülkiyet Kanunu ve haksız rekabet hükümleri kapsamında, cezai yükümlülükler de mevcut olup, ekibimizde yer alan emekli ceza hakimlerinin desteği ile etkin bir ceza yargılaması takibi de yapılabilmektedir.